Selim Kardeşin Temmuz 2009'da kaleme aldığı bir ayar girişimi bu metin, Kaddafi'ye de salam çakmış o dönem, şimdi hatırlamak manidar olur:) yazıda fikri olarak infaz edilen arkadaşın ismini bilinmez haline getirdim ki, kişiler değil fikirler hatırlansın:)
Ortadoks, heterodoks algılar muhabbeti içinde bişeyler söylüyo sanırım
not: bu muhabbet dediğim birikimdeki sol-ilahiyat tartışmasının gelip dayandığı nokta...
Hafızılara gelsin...
aslan kesilen "ressentiment" (hınç) selinden geriye kahkaham kaldi. bu arkadasim demeyecegim sahsin kacirdigi bir nokta var, neden? neden birileri bu arkadasin dediklerine inansın? ayet hadis bombardimani modasi gecti zannediyordum 80den sonra ama geri dondugunu hissediyorum. bir yandan batinin tasralasmasi denilen, bir taraftan da batinin ickinlesmesi olan bir surecte, bastirilmis ruhlarimiz 3.dunyalardan 2lere, 1lere akiyor, hizini alamiyor tabii 0'ı zorluyor, az kassak gokyuzune, caravaggio'nun tanri'yi koydugu kiç ortama varacagiz, sagolsun kardesimiz oraya coktan varmis.
ayardan once bir noktaya deginmek isterim. eger islami anlatacaksaniz ayet hadis copy paste ine gerek yok. siz de bu ayet ve hadisler bedenlenmisse, yazi kendini yazacaktir, islamı soyleyecektir. bir stil olarak beyaz boslukta forma kavusacaktir. alintilar bir yalani soylemenin en temiz yolu.
alintilar stratejilerdir. yazarin kendini aklama yontemidir. nerede neden alintilandigina dikkat edilmeli. cunku ortada bir montaj var. altalta siralamak, dizmek altini cizmek bold italik yapmak hepsi bir oyunun kisaltmalari. burada arkadasimizi rezil etmemek icin psikanalitik bir metin okumasina girmiyorum. semptomal hale gelen bati kelimesiyle, psikanalistin yerini almış islam kelimelerinin nedensellikten kendilige macerasi teknik dili gerektirmesi sebebiyle hepimizi sikabilir. ozetle ortada ummet kisvesi altinda calisan fasizmce sekillenmis (nitekim 50lerden itibaren islam devleti diyenlerin kafasinda sovyetlerden baska bir sey yok) "islam devleti" cigirkanliginin, kendini mutlak olarak dayatan ve alternatifsiz dusunmeyi ALLAH'ın emriymis gibi gosteren bir yazi var. e tabi kardesimiz onden buyurmus goklere haber getirmis bizlere: allahın bize emri derken, kendi emrini soyluyor.
allahın bize emri yok, eger emri sosyo-tarihsel uzayda hareket hatti olarak okursak. "islam devleti" dedigimizde devlet kavramiyla coktaaan bati dusuncesine kancalanıyoruz ki, islamın bir seye yuklem (predicate) olarak gelmesi ise hint-avrupa dillerine ve metafizige ozgu bir jest. kaddafi'nin yesil kitabı bile daha derin analizler iceriyor devlet ve islam konusunda. gelelim çözüme:
"O halde esaslı bir boykot yapılacaksa İslami olmayan tüm fikir, kavram ve mefhumlara karşı yapılmalıdır."
'o hal'i yukarıda azicik acmaya calistim / 'esaslı' burada esas dedigimiz seyi esas almamiz icin herhangi bir arguman yok. zaten arkadasimizin kuran hadis vb meselelerde kabul ettigi tek yorumun da hakikat olduguna inanci tam. yani burada arkadasimiz esasli sikmis. / 'islami olmayan' tekrar islam bir yuklem olarak kullaniliyor. simdi bu jestle olan/olmayan ayrimi temellendirilmis sayiliyor, ama birisi cikip islam ne tanimlayabilir mi? burada total bir gorecelilikten tabii ki bahsetmiyorum ama halid beyin dini kendine kalsin pls / 'tüm' simdi bu bir kavramdir ve kant'la birlikte modeniteye girmistir ve modernite kurmustur aslinda. TUM dedigimizde arkitektonik kaygilarimiz var demektir. 'totalite' diye bir kavram modernite oncesinde yok. sorry birader, projen zaten moderniteye ait bir proje: bir esas alin (arkhe), bu esasi hakikat havuzuna daldirin (reality hem gerçeklik hem doğruluk anlamina gelir) ardindan TUM diye bir sey kesfedin, EVRENSELLIK! (metindeki ! isaretlerinin hareketini takip ederseniz, sinemada gerilim muziklerinin sekans ritmine ulasacaksiniz). sonra bu tumu sekillendirmek icin herseyi aracsallastirin: montajin dunyasindayiz: ayetler hadisler, kavramlar havada ucusuyor. ama mesnetsiz,neden? cunku burada mesnet birader'in kendisi, birader'in oznel yargilarinin alem sumul bir yargi haline donustugunu, birader'in de en yuksek mahkemenin hakimine evrildigini gorebiliyoruz (kant'taki otodidkat ozne iktidarinin en guzel bir temsilcisi arkadasimiz: dusunuyorum oyleyse buyrun burdan yakın -cf.sagopa kajmer-)
simdi ben de iki kelam edeyim; cozum oyle olmaz, neden? cozum dedigimizde bastan bir problemi kabul ederiz. bizim islamligimiz bir problem mi? peki bir problem nedir? kant'tan beri kartezyen uzayda resolution'la yani ANALİZle, principle of contradiction üzerinden; ayni zaman ve mekanda bir seyin sabit oldugu, 2 olamaaycagi ve 2seyin de ayni yerde ve zamanda olamayacigini gosterme = cozum. problem de bir seyin bunlari oldugunu iddia etmesi
mesela birisi derse ki; islamla, avrupalı kavramlar aynı zaman/mekan parametresini paylasamaz, bu meseleyi bir nesne formasyonu baglaminda, bir problem olarak algilamak demektir. sevgili einstein ve saz arkadaslarinin gosterdigi gibi, klasik fizigin ayni zaman ve mekanda 2sey olamaz ilkesi yalan oldu. problem de yalan oldu, eh bizim cozumlerde.
bir de metin 17.yy oncesi pedagojik dile cok yakin (merak edenler elias'ın process der zivilisation'una basın). itiraz edebileceginiz bir metin yok. metin yok aslinda. bu bir monolog. daha fazla bu konu üzerinde durmak istemiyorum habib kardesimizin isaret etmesiyle bu uzun ve gereksiz maili okuyarak ve buna cevap yazarak, Kant okudugum (ve dimagimi seytani gavurca dusuncelerle doldurdugum) masamdan yeteri kadar uzak kaldim.
diyecegim buyuk konusmayalim. kelimelerin dizilimlerinde yaptigimiz artisliklerin, gercek hayatta hicbir karsiligi yok. peygamber efendimiz'in islama cagirisinda cok antropolojik bir nokta var: resulallah (sav) hicbir zaman insanlarin yapamayacagi, pratigi olmayan seyleri onlardan istemiyor. siz de kendinizden istemeyin, hele baskasindan Allah adina, peygamber adina hic istemeyin, sonu iyi olmaz. sudokuya benzemez
frankfurt'tan sevgilerle.
No comments:
Post a Comment